
Hakkı gözetmek demek, adil olmak, her hak sahibine hakkını vermek demektir. Peygamberimizin en belirgin özelliklerinden biri de insanlar arasında adaletle karar vermesi, adil davranmasıdır.
Peygamberimiz, kendini Kur’an’a göre eğitmiş biriydi. Kur'an-ı Kerim’de yer alan adaletli olmakla ilgili uyarılar, doğrudan onun sözlerine ve uygulamalarına yansımıştır. Bakın Yüce Allah adil olmakla ilgili ne buyuruyor:

“Ey inananlar! Sizin, anne-babanızın ve akrabalarınızın aleyhine de olsa, Allah rızası için hakikate şahitlik yaparak adaleti gözetin.O kişi zengin de olsa fakir de olsa Allah’ın hakkı (olan doğru adil karar vermek) herkesten öncedir. Sakın boş heveslerinize, arzularınıza uymayın ki adaletten uzak düşmeyesiniz. Eğer hakikati çarpıtırsanız, bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa 135)
Peygamberimiz haksızlığa asla tahammül edemez, haksızlık karşısında susan, kendini savunamayan kişiyi dilsiz şeytan olmakla nitelendirir, onun bu halini beğenmezdi.
Görev başına getirdiği insanlara adaletli ve hoşgörülü olmalarını emreden Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle derdi:
“–Kıyamet gününde Allah’ın en çok sevdiği ve O’na en yakın olan kişi adil devlet başkanı, en çok nefret ettiği ve Allah’tan en uzak olan kişi de zalim devlet başkanıdır.”

Sevgili Peygamberimiz, hakkı gözetme konusunda sadece idareci konumunda olanları değil, herkesi sorumlu davranmaya çağırmıştır.
Bizler, Peygamberimizin bize öğütlediği bu güzel tavsiyeleri gönülden benimsemeli, hiç kimsenin hakkına el uzatmamalı, her zaman hakkı gözetmeliyiz.
Bilmeliyiz ki Allah, bir başkasının bizim üzerimizde kalan hakkını asla affetmez ve bizi bundan dolayı sorumlu tutar.